10 Ocak 2012

Hindistan Hazırlık

Hindistan seyahatini planlamaya iki yıl önce başladım. Sarı kaplı Hindistan seyahat defterime 2010 yılı ocak ayından beri okuduklarım ve görmek istediklerimle ilgili notlar alıyorum. İlk sayfasına şöyle yazmışım: “Benimle kimse gelmezse eğer, bu yolculuğu tek başıma yapacağım.”
Bu cümleyi yazmamın üzerinden tam 2 yıl geçti. Hindistan yolculuğunu tek başıma yapmaya hiçbir zaman cesaret edemedim. Araya başka seyahatler, planlar ve hayat girdi. Ta ki bu seneye kadar. Yola çıkmayı planladığım kişi farklıydı. Son anda o da değişti. Sanki Hindistan gerçekten olması gerekeni istiyordu benden. Sicilya yolculuğumda tanıştığım bir adam “Hindistan o anki ruh halini yansıtır sana. Eğer iyi bir ruh hali içindeysen şahane şeyler görebilirsin. Fakat tam tersi durumda oradan nefret etmen de mümkün” demişti.

Yola çıkmaya karar verdiğimde planım Jaisalmer’e kadar uzanan “Golden Triangle” yani Delhi – Agra – Jaipur üçgenini de içine alan Rajastan bölgesiydi. Söylenene göre ülkenin etnik ve kültürel detaylarının en iyi gözlenebileceği bölge burasıymış. Turun içine Ganj nehrinin içinden geçtiği kutsal Varanasi şehrini de koymuştum. Ama Bali gezimin yoğun temposundan sonra daha sakin ve farklı bir rota planlamaya karar verdim. Gittiğim şehirde birkaç gün kalıp oranın tadını çıkaracaktım. Bir de herkesin planladığının dışında farklı bir yolculuk olsun istedim benimkisi.

Böylece iki şehir seçtim. Hindistan tek seferde görülebilecek bir ülke değil ne yazık ki. Her bölgesi farklı detaylar barındırıyor. Kişinin, planlama yaparken ne görmek istediğini önceden iyi bilmesi gerekiyor.

Darjeeling ve Varanasi.

Bir çay fanatiği olduğum için Darjeeling benim için önemliydi. Dünyanın çatısı Himalayaları seyredebileceğim bir nokta olması, dünyanın en eski tren yolunu barındırması ve “Toy Train” ile yine dünyanın en yüksek tren istasyonu Ghum’u ziyeret edebilecek olmamın yanında kolonyal oteli Windamere ile Darjeeling çok da zor bir seçim değildi doğrusu. Tek sorun bölgeye ulaşmaktı. Sadece  bu nedenle Ocak ayında yapmayı planladığım geziyi Mart sonuna erteledim. Nedense Hindistan’daki ulaşıma dair düşüncem şöyleydi: “Ülkede demiryolu ile her yöne seyahat etmek çok kolay ve yaygın. Varanasi – Darjeeling arası araba ile sadece üç – dört saat.” Her iki inanışım da alabildiğine asılsız çıktı. Öncelikle, evet demiryolu en yaygın ulaşım şekli. Fakat her yöne istediğiniz sıklıkta, direkt tren bulmak mümkün değil. İkinci olarak da Varanasi – Darjeeling arası yaklaşık 1000 km. ve 2 günlük dağlık bir yol. Şehre direkt tren de yok. Böylelikle uçmanın, en akıllıca, güvenli, kısa ve acısız yol olduğuna karar verdim. Son plan, Air India ile Delhi – Bagdogra – Varanasi – Delhi uçuşunu yapmak.

Bagdogra, Darjeeling’e 90 km uzaklıkta bir şehir. İnternetten bulduğum bir acenta ile anlaşıp bizi Darjeeling’deki otelimiz Windamere’e ulaştıracak şoförlü Toyota bir jeep kiraladım. Ayrıca aynı jeepi şehirde kaldığımız sürece günlük 100TL ye de kiralayabileceğiz. Aslında düşüncem, zamanımı öyle haldır haldır yollarda geçirmek yerine otelimizin yoga seanslarına katılıp ruhumu dinlendirmek.    

Varanasi’yi ise baştan beri görmek istiyordum. Ölülerin yakıldığı Ghat’lar ve kutsal Ganj nehrinde her akşam yapılan Aarti ışık seramonisi bu şehri görmek için en önemli nedenlerin başında gelse de, Varanasi’nin karşıma çıkaracağı sayısız sürprizlerine de hazırlıklı olmam gerektiğini biliyorum. Şehirde 3 gün geçireceğiz. Planım sokak ve insan manzaralarını fotoğraflamak, Ghat’ları gezip, Ganj nehrinde sandal turu yapmak. Tabi yerel pazarlardan alışveriş de bu yolculuğun en keyifli kısmı olacak.

Son durağımız Delhi. Ülkenin başkentinde görülecek önemli birşey yok. Kardeşim, gitmişken Tac Mahal’i de görelim önerisinde bulundu. Bunun için turumuzu bir gün daha uzatarak bir gece de Delhi’de kalıyoruz. Fakat Agra yerine Jaipur’un daha ilginç olacağına karar verdim. Aynı acenta ile konuşup Jaipur’a günü birlik bir tur ayarladım. Fil üzerinde Amber Fort’a tırmanacağımız günü iple çekiyorum.

Hindistan’da karşılaşacağımız yoksul yaşam şartlarının ve pisliğin beni endişelendirmesine izin vermiyorum. Çünkü şartların zor, ama yüzlerin güldüğü bir ülke Hindistan.

“I am surrounded by India’s poverty, but I don’t suffer it. I also know there is very little I can do about the poor and that no one has yet found an answer to their problems. The crocodile tears that have been shed over India’s poor would flood the Ganges; that’s why I don’t feel any need to add my drop to them.”  Graham Greene

“Pity is cruel, pity destroys.”  Mark Tully