24 Kasım 2010

Tarot

Tarotu ne zaman merak etmeye basladığımı hatırlamıyorum. Sanırım dine olan inancımı kaybettiğim dönemlerdi. Çünkü o zamana kadar tarotdan korkardım. Tarot falı baktırmak istemezdim. Kartların içinde tek bir kart ödümü patlatırdı. Ölüm kartı. Sanki o kart falımda çıkarsa, ki her seferinde çıkabileceğini düşünürdüm, bu benim yazgım olacaktı. Oysa ki zaten hepimizin eninde sonunda yazgısı bu değil mi ki?

Sonra dinin korkulu cennet ve cehennem söylemlerinden, cezalar ve yargılardan kurtulunca, tabi kafamın içinde, aslında tarot kartlarının yunan mitolojisinden gelen hikayeleri oldugunu fark ettim. Ve bu hikayeleri öğrenmek istedim. Önce internetten okumaya basladım. Okuduğum ilk kart ölüm kartı mıydı hatırlamıyorum. Ama okudukca öğrendim ki aslında olum kartının anlamı ölüm değildi.

Tarotda iki tip kart vardır. İlk tipe ''Major Arcana'' denir. Bu kartlar tarotun en onemli kartlarıdır. Çünkü hayatın önemli erdemlerini, dönüm noktalarını ve ahlak kurallarını yansıtırlar. Ölüm kartı da onlardan biridir. Çoğunlukla, hatta aslında hiçbir zaman ölümü anlatmaz. Kart okumasında çıktığında, hayatla ilgili önemli bir değişimi, sonlanma ya da yeni bir başlangıcı temsil eder. Her durumda insanın hayatının zorlanacağı bir dönemden geçeceğinin işaretidir. Işte o zaman, ne kadar güçlü olduğumuzu ve bu değişime nasıl uyum sağlayacağımızı göreceğiz demektir.

Yine de ölüm kartını sevmem. Nedeni artık ondan korkmam değil. Sadece insan, hayatında oluşabilecek önemli değişikliklere başta her zaman direnç göstermeye meyillidir. Alıştığımız şeyler, tanıdık ve güvenlidir. Rutinlerimiz bize hayatın hiç değişmeyeceğini, inişlerin olmayacağı gibi, aslında çıkışların da olmayacağını hatırlatır. Yani dümdüz bir çizgideyizdir.

Oysa hayatın kendisinde değişim hiçbir zaman durmaz. Mevsimler bunun en harika ve en yakın göstergesi olsa gerek. Bu değişime direnç gösterdiğim zamanlarda hep acı çekerim. İçimde birşeyler parçalanır ve kopar gibi hissederim. Ama öte yandan bilirim ki bir ''zaman'' sonra herşey daha güzel ve aydınlık olacak. Aynı yerde durmam mümkün değil derim kendi kendime.  İlker'in bir sözü vardır. ''Accept it with grace'' der her zaman... O en yakın arkadaşım. Anlamı ''erdemle kabul et''.  Karşı koyma, savaşma, sadece kabul et. Bu, her zaman o kadar kolay değil.

İşte o zaman resmin içine tarotun diğer kartı ''Hermit'' girer.
Hermit en sevdiğim kartlardan biridir tarotda. Ne güneştir, aydınlığı temsil eden, ne dünya ki, bu bütünlüğün temsilcisidir, ne de temperance gibi uyumun habercisidir.
''Hermit'' zamanın simgesidir. Benim için huzuru da temsil eder aynı zamanda. Bize, hiçbir şeyin ona verilen hayat sürecini aşamayacağını ve aynı kalamayacağını anlatır. Bu kartdan alınacak ders ancak yaş ve tecrübe ile gelir.

En onemlisi de ''Hermit'' den alınacak dersin hiçbir zaman mücadele ya da zafer ile kazanılamayacağıdır. Kendi limitlerimizin kabulu ile bu kartın bize getireceği dersi öğrenebiliriz. Ölümlü olduğumuzun ve büyük resimde, tek başınalığımızın kabulleridir bunlar.

Son aylarda yaşadığım ağırlığın kalktığını ve tekrar hayatla barıştığımı hissediyorum. Belki ''Hermit'' dir sebebi..
Kimbilir belki yazmaktır.

2 yorum:

  1. Bende tarot ogrenmek istiyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ise baslamanin en iyi yolu bir tarot destesi ve aciklayici bir kitap almak. Kitapcilarda cok cesitli secenekler mevcut. Ben ayni zamanda Lotus Tarot sitesini de takip ediyorum.

      Sil