23 Aralık 2010

Sirkeli Su

Kağıt falı baktırıp da evdeki negatif ağırlıktan kurtulmak için yerleri sirkeli su ile silen bir kadının ‘’ben bilime inanıyorum.’’ demesi ne kadar inandırıcı olabilir ki.

Olsun ben bilime inanıyorum. Ama fal da baktırıyorum.

Tavsiye ile gittiğim Meltem kağıt falı bakıyordu. Geçtim oturdum karşısına. İskambil destesini bana uzatıp ‘’Kes’’ dedi. Doğal olarak sağ elimi uzattım. ‘’Hayır olmaz. Sol elinle keseceksin.’’ Tabi falların da kendi içlerinde bir takım kuralları var. Herşeyin kuralı varken falın neden olmasın?
Desteyi sol elimle kestim. Hiç anlamadığım bir düzende tüm kağıtları önüne dizdi ve anlatmaya başladı. İlk açılım daha çok kişilerle ilgiliydi. Üç kişiden bahsetti. Yakın zamanda hayatımda biri olacakmış ve güzel bir aşk yaşayacakmışım. Peki bu zaten herkesin temennisi. İkinci kişi biraz sorunluymuş. Bu kişi beni tekrar arayacakmış. Hatta benimle ilgili kötü planları varmış. Onun da kim olduğunu biliyorum ve kendisine gönderdiğim ‘’kapanış’’ başlıklı elektronik postadan sonra beni araması ihtimali, benim bu yılki büyük ikramiyeyi kazanma ihtimalimden bile az. Üçüncü kişi ise hayatımda gerçekten büyük etkisi olan sevdiğim adam. Onun için söyledikleri ise doğruydu.
‘’Bu iyi niyetli bir insan. Ama birbirinizden uzak duruyorsunuz.’’ Sadece bu kadar. E peki şimdi uzak duruyoruz da iki gün sonra ne olacak? Ya iki ay sonra?
Belli değil.
O orada öylece duracak galiba. Ben durduğunu bileceğim. Hep bildim.
Ne zaman nefesim kesilse, hayatla ilgili ne yapacağımı bilemesem, kafam karışsa, ona sesleneceğim. Ve o her zaman bana ‘’es, içindeki ışığa güven. O sana ne yapman gerektiğini gösterecek.’’ diyecek.  
İkinin falımdaki önemi belirgin. İki vakte kadar birşeyler olacakmış. En azından iyi birşeyler olacağını söyledi Meltem. Bu da yüreciğime su serpti. Ne olacağını henüz bilmiyoruz. Hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Deste tekrar bana uzatıldığında hemen sol elimle hamle yapıp kestim. Kağıtlar yine özenle açıldı.
O da ne? Neden bu kadar kuruntu yapıyormuşum kendi kendime? Doğrudur, bazı şeyleri takarım ben kafama. Hele son zamanlarda en büyük takıntılarım, sorgularım yalnızlıkla ilgili. Eve gelip kapımı açtığımda orada kimseyi bulamayacağımı bilmenin yalnızlık hissi daha çok.
Oysa evimde olmaktan hoşlanıyormuşum. Bu da büyük bir sır değil ki. Ama evim beni engelliyormuş. Kendimi gerçekleştirmem konusunda beni geri çekiyormuş. Bu da ne demek şimdi?
Doğduğumdan beri o evde oturdum ben. Kardeşlerim orada doğdu. Bir aile olarak yaşadık o evde. Sonra herkes, ben de dahil teker teker ayrıldı. Geri geldi. Ve tekrar ayrıldı. Kala kala ben kaldım geriye bu gidip gelmeler sonunda. Haliyle senelerin yaşanmışlığının bir ağırlığı olabilir evde. Özellikle yatak odamın kapısındaymış bu ağırlık.
‘’Yatak odanın girişi daha koyu renk gözüküyor diğer kısımlara göre.’’
Böyle bir cümle uydurulsa, kafadan atılsa tutma ihtimali nedir diye düşünmek gerek. Neredeyse imkansıza yakın gibi geldi bana. Oysa ki gerçekten de yatak odamın girişinin parkeleri, daha sonradan yaptırdığım kısma göre koyu renkli . Annemler evden taşınırken onların dolaplarını söktürüp odadan çıkartınca, parkesiz kaldı odanın o kısmı. Ben de geri kalan kısma uygun renkte parke bulamadığım için zeminde renk farkı oluşmuştu haliyle.
İşte o koyu kısımda negatif elektrik varmış. Bunun bilimsel bir açıklaması olmayabilir. Ama öte yandan evin beni kendine çektiği ve bastırdığı hissi gerçekti. En azından benim için.
‘’Peki bu negatif enerjiyi yok etmek için ne yapmak gerek?’’ Benim sorum bu açıklamaların hemen arkasından geldi.
‘’Kapının girişine ayetel kürsü duası asabilirsin.’’
‘’E ben inanmam ki dualara falan.’’
‘’O zaman yeri sirkeli su ile sil. İyi gelir. Tüm negatifliği alır.’’
‘’Hah bak o olabilir işte.’’
Bu konuşmanın komikliğini ve tutarsızlığını görebiliyorum. Ama sorun yok. Önemli olan inanmak.

Eve gelir gelmez bir kova aldım. İçine su doldurup sirke şişesini de üstüne boca ettim. Fışır fışır sildim yatak odamın yerlerini.
‘’Ohhh!! Şimdiden bir rahatlama hissetmeye başladım bile.’’

Tabi bu işin şakası. Rahatlama hemen olmadı. Bu kendime yaptığım telkindi daha çok. Ertesi hafta eve temizliğe gelen kadına bir not yazdım.
‘’Elif hanım tüm evi sirkeli su ile sil lütfen.’’
Kadının bu notu okuduğunda ne düşündüğünü gerçekten bilmiyorum.

Aradan bir hafta geçti evim sirkeli su ile silineli. Kendimi daha rahatlamış, neşeli ve hafif hissediyorum. Bu bir tesadüf mü yoksa sirkeli su gerçekten işe yaradı mı? Cevabı size bırakıyorum.

2 yorum:

  1. Bu yerleri sirkeli su ile slime durumu sacma da gelse. Bir ferahlik verdigi gercek. Detaylara girmeyeyim ama ben de denedim ve cok ise yaradi.

    YanıtlaSil
  2. Ayetel kürsi gibi bir sureye inanmiyo sirkeli suya inaniyo tuhaf

    YanıtlaSil