25 Şubat 2011

Hayat Anlamlı Mı?

Bugün kendimle savaşacak gücüm yok artık. Hayatla ilgili ne kadar çöp varsa, kafamdan aşağı boşalttım hepsini. Pek birşey kalmadı geriye.

Önce bir müşteri arayıp ürünlerimizden birini sordu. Benim gurubuma ait olmadığını, kendisini bir distribütörüme yönlendireceğimi söylediğimde sabırsızlanıp kızmaya başladı. Ürünün hangi sektör için kullanacağını belirlemeye çalışıp, doğru yönlendirme yapmak için sorular sorunca da beni azarlayıp onu oyalamakla suçladı. Ona, onu neden oyalamak isteyebileceğimi sordum. Cevabı yoktu. Sadece kızgındı, sebebini bilmediğim bir nedenden dolayı, ve kızgınlığını benden çıkarmak istiyordu. Başka zaman olsa kişisel algılamazdım. Ama bugün hayatın ne kadar negatifliği varsa kafamdan aşağı boşalttığım için sesimi çıkartmadan onu dinledim. Sonunda da gerekli telefon numaralarını verip telefonu kapattım. Kızgınlığımın içimden yükseldiğini hissettiğimde aklıma Shell’de çalışırken yaşadığım bir olay geldi. Telefonda biraz ters konuştuğum bir adam, şirketi gazeteye vermiş ve benim de ismim kötü çalışan olarak ifşa edilmişti. Genel müdür tarafından uyarılmış ve çok utanmıştım. Sonrasında da telefonda müşteri ile konuşma eğitimi almıştık tüm gurupça. Bugün farkına vardım ki aldığım eğitim yararlı olmuş. Aradan on sene geçmesine rağmen unutulmayan bir gün daha.
Adama karşı iyi idare etmiş olmama rağmen, telefonu kapadıktan sonra ağlamamak için kendimi zor tuttum.

Sonrasında bankayı aramam gerekti. Hesabımla ilgili bir sorunum neyse ki çok uzamadan çözüldü. Ama konuştuğum kız telefonu kapatmadan önce bankanın promosyonlarından birinden bahsetmek istiyordu.

‘’Görüyorum ki bankamızın kredi kartını kullanıyorsunuz.’’
‘’Evet kullanıyorum.’’
‘’Eğer kartınıza bir ek kart çıkartmak isterseniz on tl ödül kazanacaksınız. Kimin için çıkartalım?’’
‘’Hayatımda ek kart çıkartmak isteyeceğim biri yok.’’ cümlesi dudaklarımdan dökülünce donup kaldım. Kız teşekkür edip alelacele telefonu kapattı.

Sabahtan beri kafamdan aşağı boca ettiğim onca çöp gelip boğazıma düğümlenmişti. Sonradan düşündüğümde, herhangi biri günümüzde kime ek kart çıkartmak isteyebilir ki? Belki çocuğuna. Neyse ki o konuda kendimle barışığım ve çocuk istemediğimi biliyorum. Öte yandan ek kart sadece bir vesileydi.

Geçtiğimiz haftasonu internette bulduğum bir konser albümünü dinlediğimde, hayatımda bu denli güzel gitar çalınamayacağını düşünüp, hissettiklerimi biri ile paylaşmak istedim. Ece jazz sever ve blues onda baş ağrısı yapar. İlker bu konsere zaten gitti ve gayet iyi biliyor ne demek istediğimi. Ama istedim ki hiç bilmeyen, daha önce dinlememiş bir kişi, fonda çalan acıklı gitar sesini dinlerken benimle aynı kalp çarpıntısını yaşasın. Eric Clapton ve Steve Winwood’un Madison Square Garden konserinin kaydı hayatımda dinlediğim en şahane müzik şöleni olsa gerek. Bir gitardan bu kadar acıklı ses çıkarılabilir mi? Evet Eric Clapton bu konuda bir dahi. Albümü her dinlediğimde kendimden geçiyorum. Hissettiklerimi hiç kimse ile paylaşamamak ise aldığım zevki gölgeliyor çoğu zaman.

Anlarda yaşadığımız ufacık deneyimler paylaşıldığında hayatı anlamlı kılıyor. Yoksa insan tek başına da pek çok deneyim yaşayabilir. Zaten yaşıyor da. Ama esas farkı, diğeri ile aynı duyguları hissettiğini bilmek yaratıyor. Paylaşmak.

Mutluluk üzerine pek çok kitap okudum. Her yazar kendince bir tanım yapıp, mutlu olabilmek için hangi şartların gerekli olduğunu sıralıyor. Son okuduğum yazarlardan biri de şöyle demiş:

‘’Zihnimiz çevremizdeki kalıpları bulup onlara anlam yüklemek üzere tasarlanmıştır. İnsanlar tür olarak anlamlandırmak amaçlı yaşar.’’

Karşımıza çıkan her olayda, her anda, her insanda önce bir örnekleme yapıp, sonra da  anlam arıyoruz. Hayatımızı daha değerli kılacağını umarak. Anlam bulduğumuzda da daha mutlu ve doyumlu olacağımızı düşünüyoruz.

Okuduğum başka bir kitapta da ‘’hayatın bir anlamı olmak zorunda değil.’’ diye yazıyordu. Hangisi doğru acaba diye kafa patlatmak yersiz. Çünkü kanımca ikisi de doğru. Zihnimiz/beynimiz bizi canlı tutmakla görevli. Öte yandan burada, evrende olmamızın gerçekte hiçbir amacı yok. Tüm mükemmel şartlar bir araya geldiği için hayattayız. Hayatta olmamız ne evrenin umurunda, ne de var olduğunu düşündüğümüz bir yaratıcının. Umursayan ve daha fazla anlam olmasını isteyen sadece kendimiziz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder